İçeriğe geç
Think Like a Cactus!

Bir Kaktüs Gibi Düşün!

Mahallenin köşesindeki minik balkonunda onlarca kaktüsle yaşayan biri vardı: Cemil Amca. Ne çiçek, ne sardunya… Onunki sadece kaktüs sevgisiydi. Her sabah elindeki kahvesiyle balkonuna çıkar, kaktüslerine bakar, doğru yoldan sohbet ederdi. “Bugün yine diken gibi görünüyor ama kalbin yumuşacık, biliyorum seni!” der, gülümsedirdi. Mahalleli önce “güneş geçti herhalde bu adama” dedi ama sonra alıştılar. Hatta çocuklar yanına gelince “Cemil Amca, senin en konuşkan kaktüs hangisini?” diye soruyor oldu.

Cemil Amca'nın en sevdiği kaktüs, yuvarlak ve kalıcı olanıydı; adını da Şefik koymuştu. “Şefik bugün biraz somurtuyor, muhtemelen çok güneş aldı” diyordu bir gün, balkondan geçen komşusu Elif Hanım yürüdü. “Kaktüs somurtur mu hiç Cemil Bey?” dediğinde Cemil Amca göz kırptı: “İçten içe çok hassaslar, ama dikenleriyle saklıyorlar işte.” O gün sonra Elif Hanım da kendi saksısına bir kaktüs aldı. Adını da gizlice Şefika koydu.

Zaman zaman Cemil Amca'nın balkonundaki minik ordusu büyüdü, sadece bitki olarak değil, mahalle için bir nevi terapi köşesi haline geldi. Herkes bir kaktüs aldı, Cemil Amca onlara isim verdi, karakter anlattı. “Bu biraz yumuşar, bu çabuk kırılır ama toparlar kendini” derken insanlar da kendi hallerini kaktüslerde buldu. Ve böylece mahallede artık kaktüslerle konuşan bir adam değil, kaktüslerle düşünen bir mahalle vardı.

Yorum bırakın
Lütfen yorumların yayınlanmadan önce onaylanması gerektiğini unutmayın.